...zaman kumar masasında karşımızda oturan öteki kumarbazdır... Jose SARAMAGO (Blindness)

Tuesday, December 27, 2011

pornografik

işten erken çıktım. saat öğleden sonra 3 sıraları. güneşli ama soğuk bu kış günü, güneşi batmadan yakalayabildiğim için şanslı sayıyorum kendimi. biryandan da kafamı trenin camına dayamış trenin hareket etmesini bekliyorum. yeni trenler son derece konforlu, Haydarpaşa bugün biraz teknolojik her zaman ki kadar nostaljik...

tren hareket etti. rahat seyehatin keyfini sürerken bir yandanda ses yalıtımını nasıl yapmışlar acaba diye düşünüyordum. üniversiteli iki öğrencinin sesini duyar gibi oldum.
-"Haydarpaşa otel olsun bence" diyordu birisi.
-"evet çok güzel olur. Dolmabahçe de olmalı bence zaten gidip bakıp geri dönüyoruz." diye cevapladı.

kafamı çevirip baktığımda tek gördüğüm ırzına geçilmiş iki beyinin inlemeleriydi.

Thursday, September 22, 2011

Sözcükler

Çok parlak fikirler kağıt üzerinde o kadar ışıltılı durmayabildiği gibi sıradan bir duygu yada düşünce bir üstadın kaleminde etkileyici bir biçim alabilir. Yazının kalitesinde yazar/şairin ustalığı, cambazlığı, kelimelere ne derece hakim olduğu kadar önemli olan bir diğer unsurda dilin zenginliğidir. Biliriz ki dil yeterince sözcüğe sahip değilse ifade güçleşir, eserlerin tadı azalır, bir kelimenin taşıdığı anlam yükü artar, yanlış anlaşılmalar başlayabilir, vurgular önem kazanır, yazışmalarla ifade edilmek istenen ifade edilemez olabilir...

Aksi yönden yaklaştığımız da az bilinen bir gerçekte dilin düşüncelerimiz üzerinde ki etkisidir. Sözcüklerin yok olmasıyle düşünceler ve düşünebilme yetisi hasar görür. 1984 romanında (George Orwell); insanların beyinleri yıkanırken ve hayatları manipule edilirken bunun dile müdahele edilerek yapılması bu duruma örnek gösterilebilir.

bir kaç eski türkçe kelime bu anlamda işimize yarayabilir...


adat-ı cariye: yaşayan sosyal kurallar
adem-i müsavat: eşitsizlik
alemet-i farika:marka
bedia:estetik değeri yüksek sanat eseri
belagat:ikna etme sanatı
dibace:başlangıç
dermiyan:ortada
ebrar:iyiler
halaskar:kurtarıcı
hasanet:bir binanın ve yapının sağlamlığı
hasılı kelam:sözün özeti
dilara:gönül almak
istihlak:tüketme
izafet:iki şey arasındaki alaka
karine:ipucu
kesafet:sıkılık,tokluk,yogunluk,saydam olmama

Wednesday, June 22, 2011

Paylaşı // PSİKEART

Her sayısında tek bir konuyu ele alan, bu konuyu farklı görüş, düşünüş ve bakış açılarıyla yorumlayan pek çok yazarın yer aldığı Psikeart dergisini bende kısa zaman önce keşfettim. Adından da anlaşılacağı gibi çoğunlukla psikolojik bazen de sosyolojik çok başarılı yazıların bulunduğu derginin bir diğer güzel özelliğide diğer pek çok dergide olduğu gibi her sayfa ardışığından bir reklam gelmiyor; bunun yerine yazıları aydınlatan, oldukça yüksek estetik ve sanatsal değere sahip görseller süslüyor.

Derginin geçtiğimiz sayısının (Mayıs-Haziran/2011) konusu "Tükenmişlik Sendromu" idi. Günümüz liberal yaşamının insanlar, bilhassa çalışanlar üzerinde ki etkileriyle ortaya çıkmış bu sendromla ilgili merak gidermek mümkün. Tabiki konu bu kadar güncel olduğundan ve hepimizi ilgilendirdiğinden kuşkusuz yeni bir farkındalık noktası yakalamamıza yardımcı oluyor.

Figen Şakacı'nın Tükenirken tükettiklerimizin altını çizen yazısından bir kuplecik alıntı yapmadan geçemiyeceğim;

"
  • Biz buralara geldiğimizde herkes suspustu, biz en çok sözcükleri tükettik. En doğal hakkımızdı, tepe tepe kullandık. Sonra yorulduk, müdüriyete başvurduk. Müdür de yoktu, özel kalemi silgisini kemirirken bulduk.
  • Biz burada yoğ iken, yollar aşınmamamış, arı burnumuza, cop kıçımıza kaçmamıştı... Geldik, gördük ve mal gibi baktık diye suç bizim mi?
(......)
  • Her şeyin bir dibi vardı, bizatihi yerinde inceledik. Şişenin, aşkın, sarhoşluğun dibiydi o... O ş'leri kimler çaldı?
  • Çat kapı gelmeler-gitmeler vardı. Her daim birbirine hazır olanların eline kim verdi o ajandaları, kim soktu o ajanları evlerimize?
(......)

  • Ben sana demiştim'ler yokken daha, ne güzel söyledin usta'lar vardı... İnce bir sazla ince bir sözle dokunmalar sonra... Gece olunca yanına kıvrılma'ları kim aldı lan aramızdan?
(......)

  • Her köşe başında durup selamlaşmaları, hoş-beşleri, boş-geçleri yol değiştirmelerle kim takas etti, kim verecek şimdi bize o içten gülümsemeleri?
"

Devamını ve dergide ki diğer yazıları şiddetle tavsiye ederim.
KEYİFLİ okumalar!